MERSİNLİ ELEŞTİRMEN

Yayınlama: 20.05.2025
A+
A-

MERSİNLİ ELEŞTİRMEN

“İnsanın toplumsal sorumluluğu, ekonomik düzeyiyle ilgilidir” Karl Marks

Onu tanıyana değin, eleştirmenliğin sadece eleştiriden ibaret olduğunu sanırdım. Oysa yanılmışım. Kazım Aldoğan, eleştirinin yakından bakmak, birebir incelemek anlamına geldiğini söylüyor. Sadece eksik, kusurlu yönleri değil de eseri onaylayan, olumlu taraflarını açığa çıkartan bir bakış olduğunu ve de olması gerektiğini vurguluyor. Üretilen eseri yorumlayan ve bunların hem eksi hem de artı yönlerini ifade eden kişidir eleştirmen.
Eleştiriye tenkitte denir. Nesnel olmalıdır. Bir şeye kıymet biçme, o şeyi kıymetlendirmektir. İnsan değer vermediği bir eseri niçin izlesin, onu gündemine alsın ki?
Eleştirmen Kazım Aldoğan ile birlikteyiz. 1964 Pazarcık doğumlu Aldoğan, aydın entelektüel biridir. Ona en karakteristik özelliği nedir diye sorduğunuzda. ‘İyi ve sürekli okuyan biriyim’ cevabını alırsınız. Kendini bildi bileli okumaya zaman ayırır. Çok sosyal olduğu söylenemez daha çok kendi kabuğunda, sayfalar arasında yaşar.
Aldoğan meslekten ziraat mühendisidir. Çukurova Üniversitesi mezunudur. Büyük çiftçi ailesi çocuğudur. Fransa’da bir yıl yaşamıştır. Dil öğrenmiştir. Öğrenilen her yabancı lisan insana olumlu özellikler katar, ufkunu genişletir. ‘Her lisan bir insandır’ yerinde söylenmiş sözdür.
1998 yılında Mersin’e taşındı. Ailesinin ekonomik durumu iyiydi. Ticarete atılmadı, risk almak istemedi. Özel kuruluşlarda çalıştı. Bir gıda firmasında pazarlama müdürlüğünü üstlendi. Özel davet üzerine bir yayınevine girdi. Orayı Mersin’de marka yaptı. Adeta bir kitap danışmanı gibi çalıştı. Kendine has zengin müşteri portföyü oluşturdu.
Okumak dolmaktır. Zihin dağarcığı dolan insan bunu en iyi yazma yoluyla hafifletir. Yazmak-okumak birbirinin kamçılayan iki güzel edinimdir. Yoğun okur Kazım beyin bu yolu yürümemesi düşünülemezdi elbette. Öğrenci sorunlarını irdeleyen ilk yazısı 1985 yılında Yeni Adana gazetesine yayımlandı. O günden bugüne çeşitli mecralarda yazıları çıkmaktadır ki bunlar ağırlıkla kitap eleştirmenliği dalındadır.
Toplumsal duyarlılığı olan insanlar gibi Aldoğan da az yönlü biri değildir. Halkının değerlerine, dertlerine yakındır. Sanatın hemen her dalıyla ilgilidir. Aldoğan ayrıca bağlama çalar, türkü çığırır. Müzik, felsefe, edebiyat, sosyoloji onu besleyen kanallardır. Sağlam gözlemler yapar ve bunu sanatına yansıtmak ister.
O dünyaya sol zaviyeden bakar. Evrensel özgürlükçü solu savunur. Ona göre bu, partiler üstü, sınırlar ötesi bir bakış açısıdır. Bunları savunurken öznelliğinden ve geldiği kültürden asla taviz vermez. Anadolu medeniyetler beşiğidir ve kıymeti bilinmelidir.
O, Türkçe düşünür. Türkçe düşünmek ve yazmak önemlidir. 1923-1938 yıllarını bir ulus inşa etme süreci olarak değerlendirir. 1938-1946 arasını katılaşmış ulus refleksinin geliştiği dönem olarak görür. Ondan sonrası yavaş yavaş karşı devrimin güçlenerek yol aldığı bir zaman aralığıdır Aldoğan’a göre.
Bugünkü durumu ise gayet umutsuz görür. Son otuz yılda çok şeylerin kaybedildiğine inanır. Ekonomik bozukluğun bunda etkili olduğunu savunur. “Ekonomi olmadan sosyal ve kültürel kanallar beslenemez”der. Evrensel niteliklere, kriterlere ulaşmadan sorunların çözülemeyeceğini bilir. Fakat gençlerden ve gelecekten umutludur.
“Mersin çok kültürlü ve cumhuriyetin modern seküler profilini yansıtan, taşıyan bir şehir” tespitinde bulunuyor. Tarihsel olarakta “birçok şairi, yazarı, sinemacıyı, sanat insanını bağrından çıkartmış, demokratik şehirdir ve sorumluluğu vardır”diyor. Mersin cumhuriyetin aydın yüzünün bir tezahürüdür. Atatürk’ün zihnindeki toplum modelidir.
Emekli hayatı süren ve kitap çıkartma hazırlığı olan Aldoğan’a başarılar dileriz.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.