Sınıf Kavramı Değişiyor

Yayınlama: 20.05.2025
A+
A-

Sınıf Kavramı Değişiyor

“Tarih sınıfların değil, milletlerin mücadelesiyle şekillenir”

Giriş sözü milliyetçi bakış açısıyla söylenmiş bir sözdür. Marksistlere karşı bir naziredir adeta. Zira Marksizm dünya tarihini sınıfların mücadelesinden ibaret sayar. Milliyetçi görüşe göre de milletler tarihî şekillendirmiştir.
Kaldı ki sınıfların yani toplum katmanlarının yapısı zaman içerisinde değişime uğramaktadır. 19.yy. işçisi ile 21.yy. işçisi birçok konuda birbirinden ayrışır. Marks’ın yaşadığı dönem koşulları ile günümüz dünyasında koşullar oldukça farklıdır.
19.yy. işçisi emeginden başka hiçbir şeyi olmayan bir sınıftı. Kurtuluşu sadece devrimde arayan, gören bir sınıftı. Emeğini satarak geçinirdi ve hemen hiçbir sosyal hakları yoktu. Çalışma saatleri uzundu. İşe gitmediği zamanlar açlığa mahkumdu. Kötü beslenir, ölesiye çalıştırılırlar, uzun yaşayamazlardı.
Oysa günümüz işçileri öyle mi? Evi, arabası, dolgun maaşları, güzel sosyal hakları olan bir kitledir işçi sınıfı. Hele bir de kurumsal bir şirkette çalışıyorsa değme keyfine. Günümüz işçi zümresi devrim mevrim istemez elindekini korumaya bakar.
1 Mayıs İşçi Bayramı bunu gayet güzel ortaya koydu. İşçiler çalışırken, onlar adına gürültü yapanlar sokaklara indiler. Çoğu bugünü bekliyor, şenlik arıyor.
Milletlerin ezici, katıksız büyük gücü de erozyona uğramış durumda. Birçok millet savaşamayacak oranda yaşlanmıştır. Kalan kısımlar göçmen akınlarıyla melezleşmiş, doğurganlıkları iyice düşmüş, madde bağımlılığı gayet yaygın şekilde onları uyuşturmuştur.
Bugün birçok ülkede vatanı için savaşacak insan bulmakta güçlük çekilmektedir. Bırakın savaşmayı ekonomileri döndürecek kitleler bulmak bile zorlaştı. Yoğun işgücü açığına rağmen, insanlar evlerinde uyuşuk, uyuşuk beklemeyi yeğliyorlar.
O hâlde nedir? Günümüzde en büyük sınıfları kimler oluşturuyor? Ne güçlü, dinamik hazır milletler ne de iş gücünden başka bir şeyi olmayan işçi sınıfı var artık. Onun yerine işsizler ve yaşlı emekli kesimi en büyük iki sınıfı oluşturuyor. Yanına bir de öğrenci sınıfını ekleyebilirsiniz.
İşsizler derken iş bulamayan işsizleri demiyorum. Bile isteye çalışmayan onun yerine sosyal yardım alan veyahut emekli ve çalışan ailelerinden geçinen insanları diyorum. Sonra bir de bunlara genç denecek yaşta emekli olanları ekleyin. Büyük oranda durum budur. Memurları da çalışan sınıftan çıkardığınızda geriye ne kalır?
İşte bu durumda işveren otomasyonlaşmaya, robotik çözümler bulmaya yöneliyor çalışma ortamında. Kamu ve özel hizmet sektörünü de büyük oranda yapay zekâ üstlenmeye adaydır.
O hâlde yakın gelecekte liderliği, şimdiki en büyük sınıfı oluşturan lumpenler, işsizler ve yaşlılardan, makinalar ve bilgisayarlar devralacaktır. Yakın geleceğin en büyük sınıflarını makinalar, insansı robotlar ve yapay zekâ destekli bilgisayarlar oluşturacaktır ki savaşan kesimler de bunlardan gelecektir.
Askerler ve silahlar da robotik makinalardan sağlanacaktır. Her şey değiştiğine göre ve değişim devam ettiğine göre bırakın sınıfları, toplum katmanlarını, insanlar bile zamanla azınlık sınıf olma tehlikesiyle karşı karşıyadır.
200 yıl dünya tarihi için çok küçük bir zaman dilimidir. Fakat değişim dönüşüm o denli hızlanmıştır ki birçok şey hızla ya yok oluyor ya da işlevi değişiyor. Ama insanlar buna adaptasyon sağlamakta güçlük çektiklerinden ve de kolay kavrayamayadıklarından, hâlâ geçmiş yüzyılın paradigmaları ile hareket etmektedirler.
Geçmiş yüzyılın siyasi, ekonomik ve sosyal alışkanlıkları hâlâ belirleyici olmakla birlikte, hızla inişe geçmekte kaybolmaktadır. İşte yaşanan sıkıntıların, algı sorunlarının temelinde bu olgular yatmaktadır.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.