Ekonomik zorluklar ve yaşam pahalılığı, toplumun her kesimini derinden etkileyen konular. Bu tür durumlarda muhalefetin etkili bir şekilde toplumu mobilize edememesi, gerçekten düşündürücü. Muhalefetin elinde güçlü argümanlar olmasına rağmen, bu argümanları etkili bir şekilde kullanamaması ve halkın gündemini yeterince yansıtamaması, siyasi strateji ve iletişim eksikliklerine işaret edebilir.
Yerel seçimlerde muhalefetin elde ettiği başarılar, halkın umutlarını yeniden yeşertmiş ve iktidar olma düşüncesini güçlendirmiştir. Ancak, bu başarıların genel siyasete yansıtılamaması, muhalefetin topluma umut olamaması ve alternatif olmaya yakınken uzaklaşması büyük bir soru işareti olarak orta yerde duruyor.
Ankara, İstanbul, İzmir, Adana ve Mersin gibi merkezi şehirlerde muhalefet, yerel yönetimlerde başarılı projelere imza atmıştır. Özellikle Mersin Büyükşehir Belediyesi, toplumun her kesiminden olumlu geri dönüşler alarak sosyal, eğitim, çevre, tarım, kadın, gençlik ve çocuk gibi birçok konuda projeler üretip hayata geçirmiştir. Bu başarılar, halkın geleceğe umutla bakmasına neden olmuştur.
Son zamanlarda iktidarın, yerellerdeki CHP’li belediyelere yönelik saldırıları ve iş üretemez hale getirme çabaları, bu başarıların tesadüf olmadığını göstermektedir. İktidar, ana muhalefetin genel merkeziyle çatışmayı bırakmış ve yereldeki belediye başkanlarıyla uğraşır olmuştur. Çünkü CHP belediyeleri, halka dokunarak yereldeki sorunlara çözüm üretmeye çalışmaktadır.
Bu durum, muhalefetin yerellerden aldığı güçle genel siyasetini halkın asıl gündemiyle birleştirmesi gerektiğini göstermektedir. Yerelden genele anlayışını benimseyen bir siyaset, her zaman kazandırır.
Muhalefetin, toplumun geniş kesimlerine ulaşmak ve onların sorunlarını dile getirmek için daha etkili yöntemler geliştirmesi gerekiyor. Sadece TBMM’de soru önergeleri vermek veya mitingler düzenlemek yeterli olmayabilir. Halkın günlük yaşamında karşılaştığı sorunları doğrudan ele alarak, onların yanında olduklarını hissettirmeleri önemlidir.